Sigaranın Tarihçesi: Dünya'da ve Türkiye'de Sigara
Sigara Hakkında Bilgi, Sigara Kullanımı
Tütün bitkisi yüzyıllar önce yani tarih öncesi
dönemlerde, yeni dünya yerlileri tarafından keyif verici bir madde
olarak kullanılmaktaydı. Aynı bitki Avusturalya'da da bulunmasına
rağmen orada bu amaçla kullanılmamıştır.
Tütün Tarihçesi; Tütün yaprakları, enfiye,
çiğneme, nargile, pipo, puro ve sigara şeklinde kullanılmaktadır. Bugün
tütün denilince akla daha çok sigara gelmektedir.
Kristof Kolomb, XV. yüzyıl sonlarında Batı Hind
adalarına geldiği, zaman, yerlilerin "Tobaccos" diye isimlendirdiği bir
bitki yaprağını sararak yakıp dumanını zevkle içlerine çektiklerini
görmüş ve faydalı olur düşüncesiyle bu bitkinin tohumlarını eski
dünyaya taşımıştır. Tütün yapraklarının, geçmeyen yaraları
iyileştirdiği, başta verem olmak üzere bir çok hastalıklara yararlı
olduğuna inanılmaya başlanmıştır. Fransa'nın Portekiz elçisi Jean Nicot
da faydalı olduğuna inanarak, tohumlarını Paris'e taşımış ve Versay
Sarayı'nın bahçesindeki çiçeklerin arasında tütün bitkisi de yerini
almıştır. Bahçede çiçekleri açan bitki kraliçenin baş ağrısına yararlı
olunca, tütün kısa zamanda sağlığa faydalı bitki sınıfına girmiş ve
yeni bir endüstri doğmuştur. Bu bitkinin İngiltere'ye gelişi ise, tütün
tiryakisi olan Amiral Walter Raleigh ile XVI. yüzyılın sonunda
olmuştur. Amiral, Kraliçe Elizabeth'e tütün kullanmasını öğretmiştir.
Daha sonraki yıllarda Kral James I'i devirmek suçundan ölüm cezasına
çarptırılan Raleigh, Londra kulesinde hapisken, hücresinin önündeki
ufak bir yerde tütün yetiştirmeye devam etmiştir. Zaman içinde,
İngiltere ve Fransa'nın dışında, Almanya, Avusturya, Macaristan ve
İtalya'da da tütün endüstrisi gelişmeye başlamıştır. İlk sigara
fabrikası ise 1856 yılında İngiliz Gloak tarafından kurulmuştur. Bunu
diğer ülkelerdeki yeni fabrikalar takip etmiştir.
Tütünün ülkelere yayılması daha çok denizciler
tarafından olmuştur. Avrupa ülkelerinin çoğu, sömürge ülkelerinde tütün
yetiştirmeye başlamış ve oradan getirdikleri kurutulmuş tütün
yapraklarını sararak puro, ya da kıyarak pipo veya sarma sigara
şeklinde üreterek, pazarda yer kapmışlardır. XVIII. ve XIX. yüzyılda
kıyılmış tütün ve sigarayı muhafaza eden tabakalar, pipolar ve
ağızlıklar, erkeklerin süs eşyası haline gelmiştir. Tütün üreten ve
işleyen şirketlerin sayısı artmış tütün endüstrisi devletler için büyük
bir gelir kaynağı durumuna gelmiştir.
Her sanayi dalında olduğu gibi tütünde de en hızlı ve büyük gelişme
ABD'de olmuştur. XX. yüzyılın ilk yarısında tercih edilen Şark tütünü
idi. Bu tütünden yapılan sigaralar Avrupa piyasasında iyi bir üne
sahipti. ABD, Virginia'da sulu tarım alanlarında yetiştirilen büyük
yapraklı tütün üretmiş ve bunu eski kıtaya kısa zamanda tanıtmayı
başarmıştır. Önceleri, sigaralar Şark tütünü ile Amerika'dan Burney ve
Virginia tütünü ile karıştırılarak piyasaya sürülürken, II. Dünya
Savaşı'ndan sonra Birleşik Amerika Marshall yardımı adıyla Avrupa'yı
kendi tütününe alıştırmış ve piyasadaki payını genişletmiştir. Bunun
sonucunda, Türkiye'nin ürettiği Şark tütününün dış satımı gittikçe
azalmıştır.
Tütün kullanan kişilerde değişik hastalıklar
olduğu çok eskiden beri bilinmekteydi. Zararlı bir bitki olduğu önce
din adamları tarafından anlaşılmış ve kullanımı yasaklanmak
istenmiştir. Tütünün o devirde daha çok üst tabaka insanları tarafından
kullanılışı ve iyi para getirmesi nedenleriyle yasaklama başarılı
olamamıştır. 1930 ve 1940'LN yıllarda çok nadir görülen akciğer kanseri
olgularının 1950'Ierde gittikçe artan sıklıkta görülmesi
araştırmaların gerekli olduğunu göstermiştir. ABD' de kişi başına düşen
sigara sayısının XX. yüzyıl başından itibaren hafif dalgalanmalarla
nasıl arttığını ve 60'lı yıllarda ise en yüksek sayı olan 4.000'e
vardığı görülmektedir. Bu tarihten sonra ise düşme başlamıştır.
Savaş yıllarında tüketim hızla artmakta, buna
karşın ekonomik kriz olduğu yıllarda kısa bir düşme göstermektedir.
ABD'de tütün tüketimindeki belirgin azalmanın en büyük nedeni, Richard
Doll ve arkadaşlarının 1951 yılında 41.000 İngiliz doktoru üzerinde
yaptıkları çalışmalarla, tütünün insan sağlığına zararlı olduğunu
göstermesinden kaynaklanmaktadır. Aynı yıllarda ABD'de kanser
derneklerinin 25 eyalette sürdürmüş olduğu çalışmalar da benzer
sonuçlar vermiştir. İnsanlığa büyük bir hizmette bulunan bu
araştırıcılar, sigara içen doktorlarda başta akciğer kanseri olmak
üzere bir çok kanserin, solunum yetmezliği yapan süreğen bronş
hastalığının ve kalp damar rahatsızlıklarının, içmeyenlere göre daha
fazla olduğunu istatistiksel olarak göstermişlerdir. Araştırmalarda,
ABD'de bir yılda 130.000'i akciğer kanserinden olmak üzere 434.000
kişinin sigara ile ilgili hastalıktan öldüğü hesaplanmıştır.
İngiltere'de ise sigara içiminden kaynaklanan erken ölüm sayısı 100.000
civarında olup, bu her gün içi tamamen insanla dolu büyük bir yolcu
uçağının düşmesi anlamındadır.
Sigaranın tehlikeli bir alışkanlık olduğu kesin
olarak ortaya çıkınca bundan yararlanan ve önlem alan ilk ülke İsveç
olmuştur. Sağlıkçılar, bu önemli sağlık sorununun boyutlarını ve
gerekli önlemleri hükümete bildirmiş, parlamento da gereken kanunları
çıkarmış ve kısa bir sürede sigara ile mücadele başlatılmıştır. Diğer
Avrupa ülkeleri de aynı yönde hareket etmişlerdir. Amerika'da ve
Avrupa'da sigara satışları azalmaya başlayınca, tütün tekelleri daha
iyi kalitede sigara yapmaya başlamışlar, piyasaya filtreli, daha az
katranlı sigaralar çıkmıştır.
Batıda tütüne karşı aşırı tepki o kadar etkin olmuştur ki, yukarıdaki
gelişmeler, tütün tüketiminin azalmasına engel olamamıştır. ABD ve
batının gelişmiş ülkelerinde, sigara ile mücadele yöntemleri ve halkın
bilgilenmesi sonunda sigara tüketimi hızla düşmeye başlamıştır. 70'li
yıllarda başlatılan savaş sonunda, yirmi yıl içinde, tütün kullanımı
erişkin nüfusta % 41'den % 29'a düşmüştür. Buna rağmen çok uluslu sigara
tekelleri, üretimlerini kısmamış, üretim fazlasını az gelişmiş
ülkelere aktarma yoluna gitmişlerdir. Onlar için, Orta-Doğu, Afrika,
Asya ve Pasifik okyanusu ülkeleri çok iyi pazarlardır ve gelecekleri
oradadır. Bu görüşün dayanaklarını sayacak olursak:
1) Az gelişmiş ülkelerde nüfus çok fazladır.
2) Bu ülkelerde sigara ile mücadele olsa bile, devamlı artan nüfus sigara tüketimini artıracaktır.
3) Az gelişmiş ülkelerin ekonomileri düzeldikçe, halkın geliri arttıkça, sigara içimi otomatik olarak artacaktır.
4) Bu ülkelerin teknolojileri, batılı sigara tekelleri ile yarışacak durumda değildir.
5) Az gelişmiş ülkelerde daima parasal sorun vardır. Hükümetlerin sigaradan aldıkları vergilere gereksinimi vardır.
6) Batıda başlayan feminizm akımı üçüncü dünya ülkelerine geldiğinde kadınlar arasında sigara içimini artıracaktır.
Neticede çok uluslu tütün tekelleri, az gelişmiş
ülkelerde altın arar gibi yeni pazarlar peşinde koşmuşlardır. Bunda da
başarılı olmuşlardır.
Tütün pazarını elinde tutan büyük şirketlerin,
pazar bulmak için belirli yöntemleri vardır. Kullandıkları yüksek
teknoloji nedeniyle ürettikleri sigaraların kaliteleri çok iyidir. Önce
hedef ülkeye yasal olmayan yollarla (kaçakçılık, bavul turizmi vb.)
sigaralarını sokmuşlardır. Sonra ülke yöneticilerine, "Sizin paraya
ihtiyacınız var. Açın gümrük kapılarınızı, kaçakçının cebine girecek
para sizin olsun" önerisinde bulunmuşlardır. İkinci işlem, etkin bir
reklam kampanyası ile birlikte halkı kendi sigaralarına alıştırmaktır.
Hedefleri, sigara içmeyen gençler ve kadınlardır. Reklamlarını
yaparken, amaçlarının gençleri sigaraya alıştırmak değil; tiryakilere
daha iyi sigara sunarak, onlara hizmet olduğunu vurgularlar! Yabancı
sigara şirketlerinin bu oyunlarını bilen ve onlara mani olmaya çalışan
ülkeler başarılı olamamışlardır. Zira, karşılarına ABD ile yapılan
ticaret anlaşmaları çıkar. Sigaralarını pazarlayamadıkları,
reklamlarını yapamadıkları ülkelere ambargo uygulatmaktadırlar.
Çok uluslu tütün tekellerinin bu acımasız
hareketleri, etkisini kısa zamanda göstermiş ve Batıda sigara tüketimi
azalırken, üretim fazlalaşmış ve az gelişmiş ülkelerde sigara kullanımı
artmıştır. Tütün tüketimi İngiltere'de %22 Latin Amerika'da %24,
Afrika ülkelerinde ise %42 oranında artmıştır.
Tütün, Osmanlı'ya ilk kez XVII. yüzyılın sonunda
Ce-novalı denizciler tarafından liman şehirleri olan İstanbul ve
İzmir'e getirilerek tanıtılmıştır. Bundan sonra Selanik ve İskeçe
şehirlerinde üretim başlamıştır. Tütün kullanımına bağlı büyük
yangınlar nedeniyle IV. Murat katı önlemler almış, ancak başarılı
olamamıştır. Osmanlı, tütün ihtiyacını, Batı Trakya yöresindeki üretim
ile gidermeye çalışmış ve bir süre sonra Avrupa'ya Şark tütününü satar
duruma gelmiştir. Osmanlı 1895 yılında Fransız Reji şirketiyle anlaşmış
ve bununla İstanbul, İzmir ve Samsun'da sigara fabrikaları
kurulmuştur. Bu şirketle anlaşma süresi bitmesine rağmen, Balkan Savaşı
felaketi ve maddi sıkıntılar Osmanlı'yı Fransızlarla yeniden anlaşmaya
zorlamıştır. Kurtuluş Savaşı'nın hemen başında TBMM Hükümeti Reji
şirketi ile anlaşmayı feshetmiş ve ulusal bir politika gereği Tekel
kurulmuştur.
Türkiye'de üretilen Şark veya yarı Şark tipi tütün
olup; daha çok Ege Bölgesi'nde, İzmir, Manisa, Aydın, Balıkesir;
Karadeniz'de, Samsun, Trabzon ve Artvin civarında; Marmara ve Güney
Doğu Anadolu'da üretilmektedir, üretilen yerler genellikle başka amaçla
pek kullanılmayan kıraç arazilerdir. Bugün Türkiye'de tütünle uğraşan
yarım milyon insan ve bunların bakmakla yükümlü olduğu 5 milyon kişi
vardır.
TC. Devleti tütün üreticilerini, desteklemekte
yani halkın ürettiği tütünü, dış piyasadaki değerinden daha pahalı
almaktadır. Alınan tütünler, sınıflandırılmakta ve ona göre üreticiye
para ödenmektedir. Son zamanlarda, bazı yörelerdeki kötü kaliteli
tütünler, sırf politik amaçla, olduğundan yüksek değerlerle
alınmaktadır, üreticiden alınan iyi kaliteli tütünler, döviz ihtiyacı
olduğu zaman ucuz fiyatla dışarıya satılmakta ve tütün ihtiyacı olduğu
zaman da, ihraç edilenler daha pahalı olarak satın alınmaktadır. Yani
devletimiz tütünden artık kâr yerine, zarar etmektedir.
Çok uluslu tütün tekelleri, Türkiye'de üretilen
Şark tütününü % 10-20 oranında Virginia tütünü ile harmanlayarak daha
lezzetli sigara üretmektedirler. Türkiye'de 1984 yılında çıkan bir yasa
ile yabancı sigaralar Tekel aracılığıyla ithal edilmeye ve satılmaya
başlanmıştır. Bu şekilde Türk toplumu yabancı sigaraları tanımaya
başlamıştır. 1986 yılında çıkartılan ikinci bir yasa ile ülkemizde
tütün tekeline son verilmiştir. Bu tarihten sonra, tütün ürünlerinin
üretimi, ithalatı ve ihracatıyla ilgili kararlar Bakanlar Kurulu'na
verilmiştir. 1991 yılında çıkartılan bir kararname ile, yabancı
şirketlerin Türkiye'de tütün hazırlama ünitelerini de içeren bütünleşme
tesisleri kurmalarına izin verilmiştir. Bundan sonra tütün ürünlerinin
fiyatlandırma, dağıtım ve satışı serbest bırakılmıştır. Yabancı tütün
tekellerinin, ülkemizdeki tesislerde ürettikleri ürünler 2.000 ton
üretim seviyesine ulaştığında kendi sigaralarının fiyatlanmasında da
karar sahibi olacaklardır.
Yukarıdaki kanunlar sayesinde, yabancı tütün
tekelleri, yerli ortaklar bularak, sigara fabrikaları kurmuşlar,
tanıtım ve reklamları sayesinde ülke pazarına iyice girmişlerdir. İlk
yabancı sigara fabrikası 1991'de Bitlis'de Best sigarası ile üretime
başlamıştır. Bundan hemen sonra Reynold firması, Camel, Winston ve
Salem sigara fabrikalarını; Philip Morris şirketi de büyük bir holding
ile anlaşarak Marlboro sigara fabrikasını kurmuşlardır.
Yabancı sigaraların 1984'de toplam sigara
tüketimindeki payı % 2.4 iken 1991'de %15'e; toplam sigara satışı aynı
süre içinde % 0'dan % 33'e ulaşmıştır, bu sayılar çok uluslu sigara
tekellerinin ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir.
Yabancı şirketlerle anlaşma gereği, Türkiye'de
üretilen sigaraların içine Türk tütününün de katılması şart
koşulmuştur. Bu da işlerliliğini gittikçe kaybetmektedir.
Türk pazarındaki yabancı sigaralar, Türkiye'deki
yabancı sigara fabrikalarının ürettikleri sigaralar, ithalat ve
kaçakçılık yollarıyla girenlerdir. T.C. Tekeli pazarı yabancı
şirketlerden korumak için, yabancı sigara ile aynı kalitede sigara
çıkarmış ve bunun fiyatı, yabancı sigaralardan daha düşük olduğu için
daha çok satılır duruma gelmiştir.
ABD'nin ürettiği Virginia tütününün dünya
pazarında hakimiyeti, tütün üreten ülke olan Türkiye'nin durumunu
sarsmıştır. Artık eskisi gibi Avrupa'ya tütün satılamamaktır. Satıcıdan
alınan tütünler, ihtiyacın üstünde olmaya başlamıştır. 1993 yılında
Tekel'in elindeki tütün stoklarının miktarı 520 bin tondur. Tüccar
yılda ortalama 80 bin ton tütün satın alırken; ortalama 30-40 bin ton
tütün ihraç edilmektedir. Tekel'in fabrikalarında bir yılda
işleyebileceği azami tütün miktarı ise 10 bin tondur. 20 bin ton da
çürüme gibi nedenlerle kaybedilen stok için düşürülecek olursa, yılda
ihtiyaç duyacağımız tütün miktarı sadece 300 bin tondur. Geriye kalan
tütün depoda boşuna bekleyecektir. Devlet, bir an önce tütün
üreticisine, başka ürün yetiştirmesinde önayak olmalıdır.
Sonuçta, gelişmiş ülkeler sigara ile savaşta
başarıya ulaşmak üzereler. Batılı ülkelerde sigara tüketimi her yıl
azalmaktayken üretilen sigara sayısında ise artma vardır. ABD'de son 5
yılda sigara tüketimi 557 milyar paketten 487 milyar pakete inerken;
üretim 686 milyar paketten 745 milyar pakete çıkmıştır. Yine bu ülke
1955'de 17 milyar paket sigara ihraç ederken, bu sayı 1995'de 15 kat
artarak 240 milyar pakete çıkmıştır. Yani ABD sigara içmiyor, içtiriyor
durumdadır.
Tütün endüstrisinin insanlığa yapmış olduğu
kötülükler yetmiyormuş gibi, şimdi artık firmalar "Dumansız Sigara"
üretip, her yerde sigara içilmesini hedeflemektedir.
Sigara Yasağı, Sigara Yasak
Türkiye'de sigara karşıtı derneklerin yoğun
çabalan sonunda nihayet 7 Kasım 1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nden "Tütün mahsullerinin zararlarının önlenmesine" dair 4207
sayılı yasa çıkmıştır. Bu yasa ile sigara için her türlü özendirici
reklam ve teşvik kampanyaları engellendi. Sağlık, eğitim ve kültür
hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık
yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında,
kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin
görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün mamullerinin içilmesi
yasaklandı. Ayrıca 18 yaşından küçük çocuklara sigara ve tütün
ürünlerinin satılması da yasaklandı. TRT ve özel televizyonlar, her ay
doksan dakika tütün kullanım alışkanlığının zararları konusunda yayın
yapmak zorunda bırakıldı.
Artık sigara tüketiminin bundan sonraki durumu başta gençler olmak üzere, halkımızın duyarlılığına kalmıştır.
Kaynak: Prof. Dr. Y. İzzettin Barış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder