2 Haziran 2011 Perşembe

Buzul Çağı Nedir

Avrupa'da tropik bir iklimin hüküm sürdüğü pleistosen başında, yavaş yavaş iklimdeki kötüleşmelerle birlikte, ılıman iklime doğru kayılmıştır. Pleistosenin ilk 400 000 yıllık döne*minde, iklim daha da kötüleşerek ilk buzul çağına gelinmiştir. Bu ilk buzul çağı 600 000 yıl önce başlamış ve ilk sıcak dönemle; yani 540 000 yıl önce sona ermiştir. Sonuncu; yani dördüncü buzul çağı, milattan 8000 yıl önce sona ermiş ve bunu buzul çağı sonrası (=post-glasiyal) dönem izlemiştir
Bu buzul çağları sırasında, buzul zonları kutup ve büyük dağlardan başlayarak genişlemişlerdir. Bunun genel sonuçları iklim kuşaklarının kaymasını doğurmuştur. (son buzul çağı)

Ilıman ve tropik iklim zonlarında (Pluviyal Dönem) rutu*betin artması; kurak bölgelerin (Eremiyal) parçalanıp küçülmesi şeklinde olmuştur. Aynı zamanda buzul zonları boyunca, geniş arktik step (Tundra)leri oluşmuştur. Bu gelişmeler canlılar açısından çok önemli sonuçlar doğurmuştur. Sıcak seven formlar refujiyal zonlara sıkıştırılmışlar, bunun sonucunda da yaşama alanları daralarak tür ve birey sayısında azalma olmuştur. Soğuk zonların genişlemesi, arktik formların bir araya gelmesine yol açmıştır. Örneğin kar kavukları, kar kazları, kutup ayısı, kutup tilkisi, ren geyiği ve moşus öküzleri bu şekilde ortaya çıkmıştır. Sucul alanlarda oluşan değişim daha da kuvvetli olmuştur. Büyük göl sistemlerinin, örneğin Anadolu Göller Bölgesi gibi birçok gölün birbiri ile bağlantılı olduğu sistemlerde, faunalar arasında önemli değiştokuş olmasına yol açan tatlısu yüzeyleri yükseldiği halde, deniz yüzeyi suyun bağlandığı buz kütle (aysberg)leri nedeniyle, 200 m'ye kadar derine inmiştir. Bunun sonucunda kıyı şeridinin kuruması ile kıyıya yakın adalar birbiri veya kara ile birleşmiş ve böylece canlı formlarının değiştokuşu gerçekleşmiştir. Örneğin Büyük Britanya Adası Avrupa ile Seylan, Formoza ve Büyük Sunda Adaları ve Japon Adalarının bir bölümü Asya ile bağlı idiler. Asya ve Kuzey Amerika arasında, Bering Boğazı yeniden ortaya çıkmış ve Bizon ile insanoğlunun Kuzey Amerika'ya geçişi gerçekleşmiştir. Doğu Gölü ve Baltık Göllerinin faunistik özellikleri ile değişken tarihi de, ancak glasiyal (buzul) su yüzeyi değişmelerinin ışığı altında anlaşılmaktadır. Leningrad yakmmnda Ladoga Gölündeki halkalı deniz aslanı (Pusa hispida)nm bulunuşu da, bu şekilde açıklanabilir.

Sıcak dönemler ve Buzul Çağı Sonraki Dönem

Arabuzul dönemleri (=interglasiyal), bir başka ifade ile sıcak dönemlerde, klimatik ve zoocoğrafik ilişkiler karşılıklı olarak gelişmiş ve günümüze kadar süren postglasiyal dönem*ler için tipik olan özellikler ortaya çıkmıştır. Son buzul çağının da sona ermesi ile birlikte, günümüzün biyocoğrafik görünümü devreye girmiştir. Geç buzul döneminde başlayan iklim*sel düzelmeler, devamlı olmamış, ara sıra görülen kötüleşmelerle kesintiye uğramıştır. Geç buzul çağı iklim düzelmesi, polen analizlerine göre, milattan önce 9000 yılına kadar sürmüş ve güneyde çam, kuzeyde huş ağaçlarının ani bir şekilde yaygınlaşması ile karekterize edil*miştir. Bunu izleyen iklim kötüleşmelerinde, ormanların önemli bir kısmının yerini tundralar almıştır. Milattan önce 6000-3000 yıllarında, iklimde çok iyi düzelmeler görülmüştür. Avrupa'daki ortalama sıcaklık bugünküne göre 2-5 °C daha fazladır. Fındık gibi çalı görünüm*lü bitkiler ve meşe karışık ormanları Avrupa'da çok yaygınlaşmıştır. Milattan 3000 yıl öncesinden, günümüze kadarki dönemde hafif bir soğuma eğilimi belirmiş, Orta Avrupa'da karışık meşe ormanlarının yerini göknar ve kayın ormanları almıştır.

Günümüz dönemi ve küçük buzul çağı

Günümüzün biyografik durumu, pleistosen buzullarının azalıp çoğalması ve medeniyeti yaygınlaştıran insanoğlunun baskın etkisi ile karekterize edilir. Bu etki böl*gelerin nitel ve nicel değişimlerinde kendini gösterir. Aşın avlanma ve kimyasalların yoğun kullanımı sonucunda birçok canlı türünün soyu tükenmiş veya bunların yaşadıkları doğal alanlar daralmıştır. Hatta son iki asırlık dönemde soyu tükenen canlı türlerinin sayısı, binlerle ifade edilir olmuştur. Özellikle aşırı ve bilinçsiz alan kullanımı, doğal alanların yapılarını bozmuş ve buralarda yaşıyan omurgalı hayvan populasyon-larını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu bağlamda son dönemlerde birçok kuş ve memeli türü ortadan kalkmıştır

Özellikle orman yangınlarını; erozyon; stepleşme; atmosferde oksijen açığının ve ozon deliğinin artması ve biyolojik açıdan zengin alanların yok edilmesi, dünyanın, dolayısı ile insanoğlunun sonunu hazırlamaktadır. İki milyar yılda dahi görülmeyen bozulma ve olumsuz değişmeler, doğada son iki asra sığdınlmıştır. Bunun durdurul*masında hepimize önemli görevler düşmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder