Avrupa'da  tropik bir iklimin hüküm sürdüğü  pleistosen başında, yavaş yavaş  iklimdeki kötüleşmelerle birlikte,  ılıman iklime doğru kayılmıştır.  Pleistosenin ilk 400 000 yıllık  döne*minde, iklim daha da kötüleşerek  ilk buzul çağına gelinmiştir. Bu  ilk buzul çağı 600 000 yıl önce  başlamış ve ilk sıcak dönemle; yani 540  000 yıl önce sona ermiştir.  Sonuncu; yani dördüncü buzul çağı,  milattan 8000 yıl önce sona ermiş ve  bunu buzul çağı sonrası  (=post-glasiyal) dönem izlemiştir
Bu buzul  çağları sırasında, buzul zonları kutup ve büyük dağlardan  başlayarak  genişlemişlerdir. Bunun genel sonuçları iklim kuşaklarının  kaymasını  doğurmuştur. (son buzul çağı)
Ilıman ve tropik iklim  zonlarında  (Pluviyal Dönem) rutu*betin artması;  kurak bölgelerin (Eremiyal)  parçalanıp küçülmesi şeklinde olmuştur.  Aynı zamanda buzul zonları  boyunca, geniş arktik step (Tundra)leri  oluşmuştur. Bu gelişmeler  canlılar açısından çok önemli sonuçlar  doğurmuştur. Sıcak seven formlar  refujiyal zonlara sıkıştırılmışlar,  bunun sonucunda da yaşama alanları  daralarak tür ve birey sayısında  azalma olmuştur. Soğuk zonların  genişlemesi, arktik formların bir araya  gelmesine yol açmıştır. Örneğin  kar kavukları, kar kazları, kutup  ayısı, kutup tilkisi, ren geyiği ve  moşus öküzleri bu şekilde ortaya  çıkmıştır. Sucul alanlarda oluşan  değişim daha da kuvvetli olmuştur.  Büyük göl sistemlerinin, örneğin  Anadolu Göller Bölgesi gibi birçok  gölün birbiri ile bağlantılı olduğu  sistemlerde, faunalar arasında  önemli değiştokuş olmasına yol açan  tatlısu yüzeyleri yükseldiği halde,  deniz yüzeyi suyun bağlandığı buz  kütle (aysberg)leri nedeniyle, 200  m'ye kadar derine inmiştir. Bunun  sonucunda kıyı şeridinin kuruması ile  kıyıya yakın adalar birbiri veya  kara ile birleşmiş ve böylece canlı  formlarının değiştokuşu  gerçekleşmiştir. Örneğin Büyük Britanya Adası  Avrupa ile Seylan, Formoza  ve Büyük Sunda Adaları ve Japon Adalarının  bir bölümü Asya ile bağlı  idiler. Asya ve Kuzey Amerika arasında,  Bering Boğazı yeniden ortaya  çıkmış ve Bizon ile insanoğlunun Kuzey  Amerika'ya geçişi  gerçekleşmiştir. Doğu Gölü ve Baltık Göllerinin  faunistik özellikleri  ile değişken tarihi de, ancak glasiyal (buzul) su  yüzeyi değişmelerinin  ışığı altında anlaşılmaktadır. Leningrad  yakmmnda Ladoga Gölündeki  halkalı deniz aslanı (Pusa hispida)nm  bulunuşu da, bu şekilde  açıklanabilir.
Sıcak dönemler ve Buzul Çağı Sonraki Dönem
Arabuzul  dönemleri (=interglasiyal), bir başka ifade ile sıcak  dönemlerde,  klimatik ve zoocoğrafik ilişkiler karşılıklı olarak  gelişmiş ve günümüze  kadar süren postglasiyal dönem*ler için tipik olan  özellikler ortaya  çıkmıştır. Son buzul çağının da sona ermesi ile  birlikte, günümüzün  biyocoğrafik görünümü devreye girmiştir. Geç buzul  döneminde başlayan  iklim*sel düzelmeler, devamlı olmamış, ara sıra  görülen kötüleşmelerle  kesintiye uğramıştır. Geç buzul çağı iklim  düzelmesi, polen analizlerine  göre, milattan önce 9000 yılına kadar  sürmüş ve güneyde çam, kuzeyde  huş ağaçlarının ani bir şekilde  yaygınlaşması ile karekterize  edil*miştir. Bunu izleyen iklim  kötüleşmelerinde, ormanların önemli bir  kısmının yerini tundralar  almıştır. Milattan önce 6000-3000 yıllarında,  iklimde çok iyi  düzelmeler görülmüştür. Avrupa'daki ortalama sıcaklık  bugünküne göre  2-5 °C daha fazladır. Fındık gibi çalı görünüm*lü  bitkiler ve meşe  karışık ormanları Avrupa'da çok yaygınlaşmıştır.  Milattan 3000 yıl  öncesinden, günümüze kadarki dönemde hafif bir soğuma  eğilimi belirmiş,  Orta Avrupa'da karışık meşe ormanlarının yerini göknar  ve kayın  ormanları almıştır.
Günümüz dönemi ve küçük buzul çağı
Günümüzün  biyografik durumu, pleistosen buzullarının azalıp çoğalması  ve  medeniyeti yaygınlaştıran insanoğlunun baskın etkisi ile karekterize   edilir. Bu etki böl*gelerin nitel ve nicel değişimlerinde kendini   gösterir. Aşın avlanma ve kimyasalların yoğun kullanımı sonucunda birçok   canlı türünün soyu tükenmiş veya bunların yaşadıkları doğal alanlar   daralmıştır. Hatta son iki asırlık dönemde soyu tükenen canlı türlerinin   sayısı, binlerle ifade edilir olmuştur. Özellikle aşırı ve bilinçsiz   alan kullanımı, doğal alanların yapılarını bozmuş ve buralarda yaşıyan   omurgalı hayvan populasyon-larını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu   bağlamda son dönemlerde birçok kuş ve memeli türü ortadan kalkmıştır
Özellikle  orman yangınlarını; erozyon; stepleşme; atmosferde oksijen  açığının ve  ozon deliğinin artması ve biyolojik açıdan zengin alanların  yok  edilmesi, dünyanın, dolayısı ile insanoğlunun sonunu  hazırlamaktadır.  İki milyar yılda dahi görülmeyen bozulma ve olumsuz  değişmeler, doğada  son iki asra sığdınlmıştır. Bunun durdurul*masında  hepimize önemli  görevler düşmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder